3.10.13

Kürtçe Egitim ve Özel Okul Mevzusu



Tezli-Tezsiz Yüksek Lisans ve Lisans bölümlerinden sonra Kürtçe eğitimde yeni bir kavşağa geldik: Özel okullar.

Anadili ulus olmanın getirdiği doğal bir hak olarak dillendirmek siyasetin görevi, niteliği ise eğitim bilimcilerin-pedagogların alanı.

Şu konuda anlaşalım:

Özel okulda Kürtçe eğitim, Kürtlerin haklarının nispi iadesi olmaktan ziyade, AKP-Cemaat arası iktidar paylaşım kavgasının bir sonucu. AKP'nin Cemaat'e sus payı. "Sen Ankara'da benim işime karışma, tekerime çomak sokma, ben de sana Kurdistan'da kaleyi içten fethetme fırsatı vereyim, alan açayım" diyor AKP Cemaat'e.

Bu kısmı üzerine daha çok şey yazılabilir ama özü bu. Ki zaten yazılmadık pek bir şey de kalmadı.

Peki pragmatist bakacak olursak, Kürtler özel okulda Kürtçe eğitimi -şimdilik- nasıl değerlendirebilir?

Değil özel okulda, kamuda ve devlet okullarında ve kamuda %100 Kürtçe serbestisi BUGÜN sağlansa DAHİ, tam manasıyla hayata geçmesi çok optimist bir bakış açısıyla MİNİMUM 5-6 yılı bulacak bir konu.

Özel okullar, pilot bölgeler seçilip kuruldukları takdirde, ileride oturtulacak sistemin prototipi olabilir, demokratik bir eğitim müfredatının temelleri buralarda atılabilir.

YALNIZ, burada şuna dikkat çekmek gerekiyor:

Bütün mevzuata uyulsa dahi, AKP Kürtlerin kendi özgücüyle özel okul kurmasına elinden geldikçe engel olmaya çalışacak.

Tecrübeyle sabit, deneyimlerimizden biliyoruz, bir kanunun çıkması, hayatta yerini bulacağı anlamına gelmiyor.

2004'te ilk Kürtçe kurslar açıldığında, AKP 1 yıl siyasi rantını yedi. Gerçekteyse, kapı yüksekliği kanunda yazandan 2 santim kısa olduğu için, pencereler fazla geniş olduğu için vs. gibi sudan nedenlerle kurslar kapatıldı. Yani hükümetin propagandasını yaptığı kanun gerçekte işleme konmuyor. Yok öyle birşey.

Ümitlenmeye gerek yok. İyimser olmak için neden yok. Kürtlerin MİNİMUM 3-4 yıl içinde mevcut sorunlar nedeniyle özel okul açması zeten çok zor, açacak şartlar oluştuğunda da açtırmayacaklar. Açılsa dahi, O KADAR DA Kürtçe olmayacak eğitim. O da ayrı bir yalan. Eğitim dili hala Türkçe, Kürtçe dil dersi dışında, BAZI dersler Kürtçe görülebilecek.

Kürtler açısından aslolan, devletin adım atmasını, İZİN VERMESİNİ beklemeden, kaçınılmaz son olan serbest Kürtçe eğitimin temelini atmak.

KÜRDİ-DER'lerimiz, Kürt Enstitülerimiz var hali hazırda. Fakat bu kurumlar şimdilik sadece dil eğitimi veriyor. Devlet üniversitelerinde açılan lisans bölümleri dahi, sadece Kürt Dili ve Edebiyatı bölümleri.

Enstitüler Kürtçe (Kurmancî-Zazakî) dersleri vermek dışında bilimsel ve edebi aylık Kürtçe dergiler çıkarıyor, dil eğitimi için materyal hazırlıyor, sözlük çalışmaları yürütüyor.

Branş derslerinin ders kitapları ise, bu branşların Kürtçe'ye hakim uzmanları tarafından hazırlanmalı. Tabi ki Güney Kurdistan'da, Rojava'da, hatta Doğu Kurdistan'da Kürtçe eğitim veren okulların materyal ve müfredatları, dahası İsveç gibi Kürt diasporasının Kürtçe eğitim alabildiği yerlerdeki deneyimler, bu süreci oldukça hızlandıracaktır.

Bunun yanında, devletin asıl sorun çıkaracağı konu, eğitim dili değil, eğitimin içeriği. Cemaatin konuya el atması da bu yüzden.

Kürtlerin isteği salt mevcut eğitim sisteminin dilinin Kürtçe olması değil. Komple eğitim sistemini değiştirecek Kürtler. Faşist, cinsiyetçi, mezhepçi paradigmasının dayanağı olan 90 yıllık çürümüş zihniyetinin temelinin atıldığı eğitim sisteminin yapı-sökümü, dil mevzusundan da öte, Kürtlerin önünde asıl gündem maddesi.

Yoksa Cemaat mevcut sistemin motamot çevirisini Kürtçe'ye gayet iyi yapar, Kemalist ya da bağnaz bir eğitimi benimseyen Kürtler de, sırf Kürtçe diye çocuklarını PARASIYLA bu okullara gönderir. Tabi Cemaat bu okullarda makul bir ücret karşılığında ya da ücretsiz olarak da eğitim verebilir. Devşirilecek yoksul Kürtler pazarı, Kurdistan'ın maksimum %5i'ni oluşturan zengin Kürtlerin parasından daha çok ilgisini cezbediyor Cemaat'in çünkü.

Müfredat ve eğitim sisteminden de ziyade/önce, en başta branş dersi verecek eğitmenlerin eğitilmesi gerekiyor. İşin asıl civcivli kısmı bu. Her şey olması gerektiği gibi yapılsa bile, hali hazırda eğitmenleri (dil dersi dışında) yetiştirecek MEB tarafından tanınan resmi bir kurum olmadığı için, eni sonu hükümet Bülent Arınç'ın lafına gelecek: "Biz anadilde eğitimi verdik, ama Kürtçe medeniyet dili değil, Kürtçe matematik dersi verecek kadro yok". Var ama yok. Var ama devletin "tanıdığı" kurumlardan, bunu ispatlayacak bir kağıt parçasına sahip kimse yok. Örneğin Güney Kurdistan'daki üniversitelerden mezun olanların diplomaları, üstünde "Irak Hükümeti" yazmıyorsa Türkiye'de geçersiz sayılıyor. Kürt Enstitüleri'nin veya KÜRDİ-DER'lerin verdiği Kürtçe dersleri, MEB "kurs" olarak tanımıyor, "atölye" deniyor. Dolayısıyla Kürtçe dersi alan birisi, Kürtçe bildiğini/öğrendiğini kanıtlayacak bir belgeye sahip olamıyor.

Sonuç olarak, devlet Kürtçe'nin de kendi denetiminde olmasını istiyor. Kürtçe, Kürtler ve devlet arasındaki iktidar alanı son tahlilde.

No comments:

Post a Comment