9.10.13

Babamın İntikamı, Kürtçe'nin Rövanşı

Lise sondayım. Babam öğrenmenlikte emeklilik için gerekli olan 25 yıllık görev süresini 2 yıl önce tamamlamış. Fakat emekli olmak için benim liseyi bitirmemi bekliyor. Üniversite sınavından 4 ay önce emeklilik için dilekçesini verdi.

***

1980 darbesi sonrası, 5 kişilik askeri konsey memur atamalarını "rotasyon"la yapıyor. Tayin isteme hakkı bir süre yürürlükten kalkıyor. O sıra Kurdistan'da görev yapan babam da bir Türkmen köyüne veriliyor. O ilden kurtulmamız da, tayin hakkı tekrar yürürlüğe girdikten sonra da istese de tayini keyfi şekilde engellendiği için 17 yılı buluyor.

Çoğu memur Kürt ailesinin yaşadığı görünmez sürgünü yaşıyor aile. 10 bin nüfuslu küçük Ege kasabasında tek Kürt aile biz olunca, anne-baba da tanıdık refleksle çocuklar dışarıda konuşursa başlarına birşey gelir düşüncesiyle Kürtçe öğretmiyor.

Kurdistan'a kesin dönüş yapmakla asimilasyondan bir nebze de olsa kurtulacakken, "görünmez sürgün" kendisini tekrar gösteriyor. Bu "Ülkeye dönüş" meselesini olur olmaz dillendiren arkadaşların çokça teğet geçtiği somut gerçeklikler insanın karşısına çıkınca, sağlık, eğitim, çalışma gibi nedenlerle Kurdistan macerası çok uzun sürmüyor. Sonuç: Bu kez tıp fakültesi o zaman Kurdistan'dakilerin çok ilerisinde olan bir şehre tekrar yola düşülüyor.

***

Babam emeklilik dilekçesini verdiği gün ferahlamıştı. Odada karşı karşıya oturuyoruz. Belli ki bir balkon konuşması yapacak. Lafı allem etti kallem etti emekliliğe getirdi. Dedi ki "Çok şükür boğazımızdan tek bir lokma haram geçmedi"...

Hala neden-nasıl yaptığımı bilemediğim bir şekilde araya girdim:

-Yok baba, öyle değil. Tam tersi, boğazımızdan tek bir helal lokma geçmedi.

Babam şaşırdı: Nasıl yani?

Devam ettim:

-25 yıl Türklere, senin de 15 yaşında öğrendiğin dilleri Türkçe'yi öğrettin, kendi çocuklarına anadillerini öğretmedin. Helal bunun neresinde?

Babamın suratını çok nadir gördüğüm bir ifade kapladı. Çok zoruna gitmişti. Aslında onu acıtmak için söylememiştim, bir yanlışını düzeltmekti amacım.

Bir süre sessiz kaldıktan sonra sadece tek bir kelime için açtı ağzını: "Haklısın..."

Ve o sohbet orada bitti. Anamın savar û goşt yemeye çağırmasıyla normale döndük.

Aradan yıllar geçti, Kürtçe'de arayı kapattım, Kürtçe dersler vermeye başladım.

Anne-babam da beni denemeye-test etmeye başladılar. Kürtçeyi en az onlar kadar, onlarsız öğrenmem, onlar için tuhaftı. Her gün 9-10 kelime-kalıp, unuttukları şeyleri, televizyondan duyduklarını sormaya başladılar. Güzel bir etkileşim başladı.

Derken, geçenlerde gene oturmuş, içtiğimiz bir bardak çayda yelken açmış, enginlerde huzur limanına yaklaşırken babamın sesiyle kendime geldim:

-Sen neden bana Kürtçe öğretmiyorsun?

Oda, Türk filmlerindeki kritik sahneler gibi, o cümleyle yankılandı.. Öğretmiyorsun.. Sun.. Sun.. Sun...

Hayatında en büyük şaşkınlığı Newroz'daki sürpriz sanatçının Ferhat Tunç olduğunu görmek olan benim sınırlarımı zorlayan bir soruydu.

Ayrıca dolaylıydı fakat insana dolaylı olarak "Bana Kürtçe öğretsene kitapsız"dan çok daha fazla o "neden"i düşündürüyordu.

"Hadi babanın haklı ya da haksız, sana göre mantıklı ya da mantıksız bir bahanesi vardı sana dilini öğretmemek için, e sen şimdi öğrendin, millete de öğretiyorsun Kürtçe'yi, anana babana niye öğretmiyorsun qebrax?" sorusu beynimde çınlıyordu.

Fakat babam gibi olgunlukla karşılayamadım başta. Savunma pozisyonuna geçtim hemen. "Baba, sorduğun sorunun tuhaflığının farkındasın êle değil?" dedim, farkındaydı.

Tuhaf sorumuzu öptük, sarıldık, ağladık sonra..

Şimdi babamla Kürtçe derslere başlıyoruz...

2 comments:

  1. Di kitêba fêrkariya kurdî ya Ewdila Dirêj de, ji Weshanên Dilopê, diyalogek heye di navbera keçkok û babê wê de. Keçik eynî wekî di vê nivîsara quzzulqurtê/î de erza babê xwe dishkîne ku ew fêrî kurdiyê nekiriye. Bab dikeve dû hecetan, keçik dibêje dev ji hikayêtan berde babo.. Min digot qey ew diyalog her wekî piraniya diyalogên kitêbên dersên ziman 'çêkirî' ye û 'dûrî rastiya jiyanê' ye, lê ev e qehremanekê/î wisa li ber me.. Her bijî quzzulqurt.. car û bara bi kurdî jî lêke..

    ReplyDelete
  2. lütfen daha sık yazın..

    ReplyDelete