20.1.12

Türkün Ağrısı



Abbas Kriostami'nin "Kiraz Ağacı" filminde bir hikaye anlatılır. Hikayeye göre, bir Türk amansız bir hastalığa yakalandığı şikayetiyle doktora gider. Dedini anlatır:

"Nereme dokunsam feci şekilde ağrıyor doktor, kafam, göğsüm, kolum, bacağım.. Artık dayanamıyorum bu ağrıya."

Doktor hastasına bakar, "Senin birşeyin yok" der.

Hasta şaşırır: "Nasıl olur doktor, daha muayene bile etmedin, Her yerim ağrıdan kırılıyor diyorum"

Doktor yanıtlar: "Hiç öyle abartılacak birşeyin yok. Vücudun değil, kırık parmağın ağrıyor"

###

1915'ten ve dahi öncesinden bu yana, Türk vücudunun (TC topraklarının) neresine dokunursa dokunsun ağrıyor: Ermeni soykırımı, Çerkes ve Kürt katliamları, 6-7 Eylül, Sivas, Maraş, Gazi, 33 kurşun, Zîlan, Agirî, Newalaqesaba, Roboskî katliamları.. Her santimetrekaresine katliam düşüyor Türk'ün "vücud"unun.

Ancak sorun "vücud"unda değil, üstün ırk gururunda. Ermeniyi, Rumu, Çerkesi, Yahudiyi, Kürdü, Aleviyi, Zerdüştü lügatında ve günlük yaşamda yalnızca ya küfretmek için ya da direkt küfür olarak kullanan zihniyette değil de bu"vücud"un her yeri mi hasta?

Hrant Dink de Türk'ün ağrıyan parmağının değdiği "vücud"unun bir kısmıydı.

Az olanı akvaryumda balık sever gibi seven Türk'ün gururundan nasibini alan kof sloganlar bir yana, aslolan Arat Dink'in öfkesi.

"Yüz yıl önce avdık, şimdi yem olmuşuz"

No comments:

Post a Comment